28 Aralık 2016 Çarşamba

OMEGA 3 - Vücudun Üretemediği Ve En İhtiyaç Duyduğu Yağ




Omega 3 Takviyesi Seçerken


Herkese Omega-3 takviyelerinin sayısız faydalarından yararlanmalarını tavsiye ediyorum. Beyin sağlığını, kalp sağlığını korumak, bağışıklık sistemini desteklemek için Omega-3 yağ asitleri bulunmaz bir nimettir.

Bilmeniz gereken en önemli şey bütün Omega-3 yağ asitlerinin aynı olmadığıdır. Eğer kullandığınız besin takviyesi yeterli miktarda EPA ve DHA içermiyorsa, maalesef Omega-3 yağ asitlerinin sağlık faydaları açısından da sınıfta kalıyor demektir. Üstelik besin takviyesi için ödediğiniz parayı çöpe atıyor, daha da ötesi kandırılıyorsunuz! Gerçekten de birçok Omega-3 ya da balık yağı takviyesinin içinde bu değerli maddelerden o kadar az bulunur ki, hiçbir işe yaramazlar. Omega-3 üstüne birçok araştırma yapmış olan ve bu alanda dünyanın en önemli bilim insanlarından biri olarak kabul edilen Dr. Alex Richardson bu konudaki endişelerini şöyle dile getiriyor: “Piyasada satılan birçok omega-3 yağ asidi takviyesinin içinde yeterli miktarda EPA ve DHA bulunmuyor. Daha da kötüsü günlük almamız gereken omega-3 yağ asitleri miktarının ne kadar olduğuna dair resmi bir açıklama bulunmuyor. Bu da suistimal için bir zemin hazırlıyor.”

Doğru omega-3 seçmenin püf noktaları
Düşünün beyin sağlığınızı korumak, kalp krizi riskinizi azaltmak, hatta ve hatta ruhsal sağlığınızı garanti altına almak için üzerine onlarca, yüzlerce klinik araştırma yapılmış ve etkinliği kanıtlanmış bir madde var, ama ondan yararlanamıyorsunuz. Bilimin, balıkta, özellikle de soğuk su balıklarında bulunan bu değerli maddenin faydalarından yana kuşkusu yok. Bu noktada size dersinizi iyi çalışmak kalıyor.

Richardson, “Omega-3’ün sadece kalp krizi, inme gibi damar sağlığı ile ilgili sağlık problemleri değil göz sağlığı ve romatizma gibi enflamatuar hastalıklardan da korunmak için son derece etkili bir madde olduğu biliniyor. Ancak birçok kişi Omega-3’te bulunan EPA ve DHA’nın beyin fonksiyonları ve ruhsal sağlık açısından elzem maddeler olduğunu farkında bile değil.” Peki, gerçekten fark yaratacak Omega-3 takviyeleri satın alabilmek, doğru ürünü seçebilmek için nelere dikkat etmemiz gerekiyor?

Richardson, “Her şeyden önce satın alacağınız Omega-3’ün içinde EPA ve DHA bulunduğundan emin olun. Bitkisel orijinli Omega-3 takviyeleri bu değerli maddeleri içermez. Bu maddelerin varlığından emin olduktan sonra dikkat etmeniz gereken bir diğer konu ise ürünün içindeki omega-3 miktarıdır. Takviyenin etiketini dikkatlice inceleyin. Sağlık üstündeki olumlu etkilerinden faydalanabilmek için günde almanız gereken EPA ve DHA miktarının toplamda 1000 miligram civarında olması gerekiyor. Ve unutmayın, bu miktarı almak için genelde üreticinin önerdiği dozun üstüne çıkmanız gerekir”

Doğru omega-3 takviyesi seçmenin 7 kuralı:

1. Omega-3 takviyesi seçerken EPA/DHA oranının 3/2 ve katları olmasına dikkat edin. Bu oran ne kadar yüksekse, omega-3 takviyesinin kalitesi de o kadar iyidir.

2. Omega-3 takviyesi Trigliserid formunda olmalıdır. Etil ester formundaki omega-3 ürünleri insan sağlığı için uygun değildir. Bunları kullanmayın.

3. Omega-3 yağ asitleri, hava ile temas ettiklerinde okside olurlar ve yapıları bozulur. Dolayısıyla, Omega-3 yağlarının içine konulduğu kapsüllerin hava sızdırmazlık garantisi olduğundan emin olun.

4. İki parmağınızın arasına alıp sıktığınızda yumuşak olan kapsüller, hava sızdırırlar. Bu tür kapsüller Omega-3 yağ asitlerinin okside olmasına neden olur. Tekrar ediyorum: Hava sızdıran kapsüllerde bulunan Omega-3 yağlarını tercih etmeyin.

5. Bazı üreticiler, Omega-3 kapsüllerinin okside olarak bozulmasını engellemek için kapsülün içine azot gazı (Nitrojen) kabarcığı koyarlar. Omega-3’ün azot gazı kabarcığı ile birlikte kullanıldığı kapsüller ardında yüksek teknoloji bir üretim anlayışı vardır ve bu yöntem sayesinde değerli yağ asitleri bozulmadan etkinliklerini korurlar. Azot gazı insan sağlığı için zararsızdır (Soluduğumuz havanın çoğu azot gazından oluşur) ve bu sistemle üretilmiş ürünler doğru Omega-3 takviyeleridir. Eğer bulunursa, Omega-3’ün bu şekilde tercih edilmesi gerekir.

6. GDO ve ağır metaller içermedikleri üretici tarafından garanti altına alınmış Omega-3 takviyeleri kullanmaya özen gösterin. Bu garantiyi vermeyen ürünlerden hayır gelmez.

7. Kullandığınız takviyeler, ülkemizin mevzuatı gereğince, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılır. Bakanlık, her ürün için ayrı bir “Takviye Edici Gıda Onay Numarası” verir. Aldığınız her ürünün etiketinde bu numarayı arayın. Bu numaraya sahip olmayan ürünleri kullanmayın.

Önemli bir not:
Tekrar altını çizmek istiyorum: Her balık yağı omega-3 demek değildir. Mesela satın aldığınız takviyenin üstünde 1200 miligram balık yağı yazıyor olabilir. Ama bu balık yağının miktarıdır, içindeki faydalı aktif maddelerin değil. Yani, 1200 miligram balık yağının içindeki EPA ve DHA’nın toplamı 100 miligram olabilir. Eğer durum böyleyse bu şekilde yapılan omega-3 takviyesini rafa geri bırakın derim!

https://www.umitaktas.com/saglik…/omega-3-takviyesi-secerken


*** Omega - 3 İlaç değildir. Gıda Takviyesidir.   ***

Sağlıklı bir Cilt için yapılması gerekenler...




Doğru adımları atarak nasıl sağlıklı bir cilde sahip oluruz?
Sağlıklı bir cilde sahip olmak için cildi dıştan etkileyen faktörleri iyi yönetmek gerekir. Bilindiği gibi cildin yaşlanmasında ve sağlığında içten ve dıştan gelen olmak üzere iki tür etken söz konusudur. İşte biz insanların yapabilecekleri şeyler dıştan gelen faktörler ile ilgilidir. Kişinin bu faktörlere dikkat etmesi ve iyi yönetmesi sağlıklı ve güzel bir cilt için gerekli şartlardır...

- Yapılan araştırmalar iyi bir nefes alıp verme egzersizinin de güzel ve sağlıklı bir ciltte etkili olduğunu ortaya koymuştur. Öncelikle yapılması gereken doğru nefes alma yöntemini uygulamaktır. Doğru nefes alma vücuda bol oksijen girmesini, doğru nefes verme ise aldığımız nefesten dolayı açığa çıkan karbondioksiti dışarı atmamız için önemlidir.
Doğru nefes alıp vermenin cilt için önemli faydası vardır. Doğru nefes almada burundan nefes alarak oksijeni karnımıza kadar doldurmak gerekir. Sonra aldığımız nefesi biraz tuttuktan sonra yavaş bir şekilde veririz. Alınan nefes ağızdan verilmelidir. Ayrıca nefes verirken ciğerlerden tamamen atılmalıdır. Bilindiği gibi iyi bir nefes alıp verme egzersizi stresle mücadelede de etkili bir yoldur. Stresinde cilt üzerindeki olumsuz etkileri bulunmaktadır.

- Gün içinde bol bol su içmek cildi nemlendirir ve toksinlerden arındırır. Özellikle cildi kuruyan ve çatlaklar oluşan kişiler gün içinde bol bol su içmelidir. -
- Güzel ve sağlıklı bir cilt için düzenli ve yeterli uyumak da gereklidir. Düzenli ve yeterince uyumayan kişilerin ciltleri sorunlu görünür. Kişi uyuyunca uyku sırasında ciltteki hücrelerde yenilemeler olur. Böylelikle cildin yaşlanması daha geç olur. ( İçmeniz gereken su miktarının kilonuzla orantılı olduğunu unutmayın !!!) -

- Sağlıklı bir cildin olmazsa olmazlarından birisi düzenli olarak spor ve egzersiz yapmaktır. Düzenli olarak egzersiz yapılması damarlarımızdaki kanın vücutta daha iyi dolaşmasını sağlar. Kan dolaşımının iyi olması tüketilen besinlerin daha iyi sindirilmesine ve emilimine yardımcı olur.
Düzenli egzersizin ilk aşamalarında kişinin cildi daha sağlıklı bir görünüm almaya başlar. Sonrasında ise cilt sürekli olarak kendini yenilemeye başlar Bunun anlamı ciltteki hücrelerin yenilenmesidir. Yenilenen hücreler elbette ki yaşlanmayı geciktirir. Tabi egzersiz yaparken kişinin bulunduğu yaş dönemini de dikkate alarak yapmak gerekir. Genç bir insanın yapacağı egzersizle daha olgun yaştaki bir kişinin yapacağı egzersizin şekli ve dozu farklı olacaktır.
Açık havada da egzersiz yeterince temiz hava ve oksijen depolamak için elverişli olabilir. Fakat güneşin yoğun olduğu ve sıcaklığın kendini iyice hissettirdiği öğlen saatlerinde spor yapmak cilt için zararlı tesirler yapacaktır. Dolayısıyla açık havada spor yaparken güneş faktörünü de değerlendirmek gerekir.

- Beslenme konusunun da sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmada etkisinin olduğu bilinmektedir. Yediğimiz ve içtiğimiz besinlerden dolayı vücutta bazı zararlı maddeler açığa çıkar. Vücuttaki böbrek, karaciğer ve bağırsak gibi organlar vasıtasıyla atılır. Fakat dengesiz ve sağlıksız beslenmeden kaynaklı olarak bu organlarda sorunlar oluşabilir ve bu organların istenilen şekilde çalışmasında sorun oluşabilir. Bu da vücuttaki zararlı maddelerin dışarı atılmasını engeller veya sorunlu olur.

- Ayrıca sigara ve alkol kullanımı, aşırı yağlı yiyecekler tüketme gibi etkenler de böbrek, karaciğer ve bağırsakların düzenli olarak çalışmasını engeller. Düzenli olarak çalışmayan bu organlardan dolayı ciltte çeşitli lekeler ve sorunlar oluşabilir. Kafeinli içeceklerin de bu yönde olumsuz bir etkisi vardır.

- Sağlıklı ve düzenli beslenme, yetersiz beslenme değildir. Kişi yeterince beslenmelidir ve alması gereken proteinleri, vitaminleri ve mineralleri almalıdır. Aksi halde ciltte yine sorunlar oluşabilir. Örnek vermek gerekirse; yeterince protein almayan bir kişinin cildi daha solgun, cansız ve kuru görünür. Yeterince C vitamini almayan kişinin cildi soluklaşır ve güçsüzleşir. Yeterince A vitamini almayan kişinin cildi kuru görünür ve cilt daha hızlı yaşlanır. Aynı şekilde diğer vitaminlerin eksikliklerinde de pürüzlü ciltler, kuru ve solgun ciltler, ciltte çatlaklar gibi durumlar oluşur.

- Sağlıklı bir cilt için çinko minerali, beta-karojen ve E vitamininin de önemli olduğu bilinmektedir. Bu amaçla beslenmede taze meyve ve sebzelere ağrılık vermek, balık tüketmek, bakliyatlardan beslenmek çok önemlidir. Ayrıca yemeklerde saf zeytinyağı kullanmak da cilt sağlığı için oldukça faydalıdır. Çünkü saf zeytinyağı önemli bir yağ asididir.

*Alıntı

Bu Kişilik Testinde Hangi Kapıdan Çıkarsınız?





Daha önce “On Kapı Kişilik Testi” ni duydunuz mu? Bu test on kapı arasından birini seçerek kişilik çeşidinizi keşfetmenize yardımcı oluyor. İşe, yukarıdaki alternatiflerden bir kapı seçerek başlayın ve takip eden makalede kişiliğiniz hakkında daha fazla bilgi edinin.

Niçin Kapılar?

Bu testin ardındaki sembolizm gerçekten şaşırtıcı. Belki henüz farkında değilsiniz ancak, hayatlarımızdaki her adımda bir kapıdan geçmek zorundayız. Bugüne kadar kaç kapıdan geçtiğinizi, kaçını çaldığınızı ve geleceğinize giden yolda kaç kapı açtığınızı hiç düşündünüz mü?

Kapılar heryerdeler; evimizde iken kapılar bizler için güvenlik sembolleridirler, bir ziyarete gittiğimizdeyse kapılar bizi karşılamak için yine oradadırlar. İşlevleri her zaman aynı olsa da (içeriye girmenize izin vermek, veya vermemek), kapılar değişik ölçü, şekil, materyal, model ve tasarımdadırlar.

Bir ev inşa edilirken, dış kapı, evi tamamlayıcı son bir dokunuş olarak düşünülür. Ahşap olsun, cam veya alüminyum olsun kapılar; önümüzde açılırlar ve bizleri farklı bir dünyanın içerisine alırlar.
İstenilen şeye ulaşma imkanı verilmemek anlamına gelen “kapılar yüzüne kapanmak” deyimini mutlaka duymuşsunuzdur. Veya herhangi bir konuda ilişkiyi kesmeden anlaşma ortamını sürdürmeye çalışmak anlamına gelen “kapıları açık tutmak” deyimini…

Kişiliğinizi ortaya çıkaracak olan şey, bir kapıdan daha iyi ne olabilir ki? Yukarıdaki resimde numaralandırılmış kapılardan birini seçin. Seçiminizi, sevdiğiniz renge veya sayıya göre yapmayın, sadece bütünüyle gözünüze ilk takılan kapıyı seçin. Sonra aşağıdaki analizleri okuyun ve seçtiğiniz kapıya ait kişilik özellikleri ile kendinizi kıyaslayın.

Bir Numaralı Kapı

Bu kapı, turkuaz renkte, çift kanatlı, hem içeriyi, hem de dışarıyı görebilmenize olanak tanıyan bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, her şeyin açıkta, görünülebilir olmasından hoşlanan, tam bir eğlence insanısınız demektir. Siz, duygularını gizlemeyen, ve hayat ile ilgili problemleri basit bir yaklaşımla ele alan bir kişiliksiniz. Hayatın sunduğu küçük hazları minnettarlıkla karşılayan, seyahat etmekten ve yeni kültürler tanımaktan hoşlanan bir yapınız var. Her zaman diğerleri için en iyisini istersiniz ve konuklarınız için rahat bir atmosfer oluşturmaktan sizi hiçbir şey alıkoyamaz.

İki Numaralı Kapı

Koyu görünümüyle siyah bir kapı. Kolu kenarında yer alan ve gözetleme deliği bulunmayan bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, bunun sebebi; sizin sade, lükse düşkün olmayan, her zaman veren ve yaptıkları ile gurur duyan ancak daha ileri gitmekle ilgili sorun yaşayan bir yapıda olmanızdır. Unutmamalısınız ki; hayatta, bir kere bile olsa, biraz renkli olmaktan ve hayatın size sunacağı aksiyonlar ile -pozitif olmasa dahi- deneyimlerden zarar gelmez.

Üç Numaralı Kapı

Eğer bu çarpıcı, turuncu renkte, stil sahibi tokmağı ve mandalı olan kapıyı seçtiyseniz, gittiği her yerde ilgiyi üzerinde toplayan, orijinal ve ilginç bir kişiliğiniz var demektir. Tanıştığınız herkes üzerinde unutulamaz bir etki bırakan, ve birçok şeyi yapmakta oldukça başarılı olan bir insansınız. Sanattan hoşlanırsınız ve hemen hemen hiçbir şeyden bir şeyler üretebilirsiniz. Bu kişilikteki insanlar, dünya ile her zaman bağı bulunmayan fanteziler içinde yaşamaya eğilimlidirler ve bir baloncuğun içinde yaşıyor olduklarını çoğu zaman farkedemezler.

Dört Numaralı Kapı

Koyu yeşil renkte, antika dizaynlı, üzerinde birçok kilidi bulunan bir kapı. Bu kapıyı seçen insanlar; müzik, edebiyat, resim veya heykel gibi sanat dallarına yatkın kişiliklerdir. Bazen açık ve arkadaş canlısı biri olabilirken, bazense kapalı ve kendine has bir yaşam tarzı güdebilirler. Bu kapıyı seçenlerdenseniz, kendi düşüncelerinizi ve problemlerinizi kendinize saklama eğilimindesinizdir. Diğerlerinin sizi bir kaya gibi sağlam görmesini istersiniz çünkü.


Beş Numaralı Kapı

Dikkat çekici, mor renkli, üstünde küçük bir penceresi bulunan bir kapı. Bu kapıyı mı seçtiniz? Eğer öyleyse, kendinizi bir yere, bir gruba dahil hissetmeyi önemsiyorsunuz demektir. Ortaya birçok şey koyuyor, yaratıcı olabilmenize olanak tanıyacak şeyler yapıyorsunuz, ancak çoğu zaman bunlarla öylesine meşgulsünüz ki, çevrenizde olup bitenlerin farkında olamayabiliyorsunuz. Bazen biraz rahat olmakta, rutinden sıyrılmakta fayda var. Aktivitelerle doldurulmamış bir gün, boşa geçirilmiş bir gün demek değildir.

Altı Numaralı Kapı

Kırmızı renkte, altın detaylı; gözetleme deliği, tokmağı ve posta yuvası bulunan bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, kendinizden oldukça eminsiniz. Detaylar konusunda şaşırtıcı derecede yetenekli bir bakış açısına sahipsiniz. Nasıl göründüğünüzü ve diğerlerinin sizi nasıl gördüklerini önemsiyorsunuz, ancak işin özünde tam bir facia gibi hissediyorsunuz. Dikkatli olun çünkü kendinize zarar verebilecek bir eğiliminiz olabilir. Diğerleri size nasıl bakarlarsa baksınlar, hakkınızda ne düşünürlerse düşünsünler; kendiniz için yaşamanız gerektiğini hatırlayın, başkaları için değil.

Yedi Numaralı Kapı

Beyaz, sade, ahşaptan yapılmış, detaysız ve biraz da yıpranmış bir kapı. Bu kapıyı seçen insanlar, sade, minimalist ve her zaman yapacak önemli işleri olan kişiliklerdir. Kendilerini diğerlerine adamışlardır. Oldukça duygusaldırlar ve etraflarını duygulara hitap eden objelerle doldurmuşlardır. Aile ve arkadaşları, olmazsa olmazlarıdır. Hallerinden memnun ve sağlam kişiliktedirler. Onlara tavsiye; hayatlarındaki formaliteleri biraz değiştirme fırsatından faydalanmaları.


Sekiz Numaralı Kapı

Kapı kolu ve tokmağı ihtiyatla renklendirilmiş, modern, mavi bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, eğlenceli ve şakacı, yüreği sonsuza dek genç kalacak birisiniz demektir. Kendinize karşı güven problemleri yaşıyor ve hayatınızın belirli alanlarına dair kaygılar besliyorsunuz. Biraz dağınık, gururlu ve kendisini daha fazla sevmesi gereken bir yapıdasınız. Yanıtı, kendinizi özgürce ifade etmekte bulabilirsiniz.

Dokuz Numaralı Kapı

Açık yeşil renkte, oldukça ağırbaşlı bir kapı. Biraz yıpranmış; en göze çarpan özelliği, ekipmanlarının, kendi ölçülerine göre biraz büyük olması olan bir kapı. Bu kapıyı seçenlerin kişiliklerinin ardında yatan; her zaman nesnelerin nasıl işlediklerine dikkat eden ve muazzam bir problem çözme yeteneğine sahip kişiliklerde olmalarıdır. Bunlar, oldukça pratik insanlardır. Temel olana bağlı, karmaşadan uzak, sade yaşamlar sürerler. Kolayca memnun olurlar ve başkalarına yardım etmekten, onlar için bir şeyler yapmaktan memnuniyet duyarlar. Bu tarz insanların, hayatlarında, kendi hayret ve merak sezgilerine daha fazla yer açmaları gerekir.

On Numaralı Kapı

Ahşaptan yapılmış, doğal dokunuşlarla tamamlanmış geniş bir kapı. Üst kısmında dört küçük penceresi bulunmakta. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, bütünlük ve istikrara önem veriyor olmalısınız. Ayrıca, en küçük detaylardaki kaliteden dahi keyif alıyorsunuz. Her zaman ne istediğini bilen ve hayatı güvenli yaşamaktan hoşlanan birisiniz. Sevmediğiniz bir işte çalışıyorsanız, yaratıcılığınızı arka plana itebilirsiniz. Şunu hatırlamakta fayda var; hayatınızdaki problemler sizin ve kimse onları çözmekle yükümlü değil.

Kaynak : https://steptohealth.com



26 Aralık 2016 Pazartesi

Renk Psikolojisi: Renkler Sizi Nasıl Etkiler?





Renkler bize birçok biçimde ve görünüşte görünüyor. Bizler özgür gözle en az 2000 farklı renk tonunu algılayabiliriz. Odanın bütün resmi ve sinerjisi farklı renklerin kombinasyonu ile yaratılır. Gerçek şu ki, renkli bir dünya vasıtasıyla tüm görsel izlenimlerimizin % 87'sini elde ediyoruz. İnsanlar renkleri kullanır ve bu şekilde kendisini ifade eder.

Temelde renkler şu şekildek bölünmüştür:
    Birincil renkler - kırmızı, sarı, mavi
    İkincil renkler - iki ana renkten (örneğin turuncu) oluşan renkler,
    Sıcak renkler - kırmızı, turuncu, sarı, kahverengi
    Soğuk renkler - mavi, yeşil, mor
    Boş renkler - beyaz, kahverengi, bej
    Güçlü renkler - yoğun renkler, siyah, beyaz veya tamamlayıcı renk ile inceltilmemiş
    Soluk renkler - beyaz, siyah veya tamamlayıcı renkle karıştırma nedeniyle daha az yoğun renkler


Renklerin psikolojimiz üzerindeki etkisi

Renkler hayatımızda çok önemlidir, çünkü doğrudan refah ve ruh halimizi etkiler. Her birimiz, kendimize ait bizi çeken veya çekmeyen renk yelpazesine sahibiz. Dolayısıyla çevremizdeki renkler sağlığımızı etkiliyor. Renk algılaması birkaç faktöre bağlıdır: gölge, ışığın türü (gün ışığı veya suni, yoğun veya loş ...) genel refah, biyolojik ritim vb.

Temel renklerin duygularımıza etkileri:

Kırmızı renk

Kırmızı iyimser, canlılık, ısı, hareket, mücadele ve tutkulu hayatın rengidir. Yaşamın dolgunluğu, cesaret, fedakarlık, sevgi, güçlü duygular ve tutkularla ilişkili, dışa dönük renktir. Kırmızı kimseyi soğuk tutmaz. Sevebilir veya nefret edebilirsiniz, ancak kırmızı rengine kayıtsız kalmak zor. Kırmızı kas tonusunu arttırır, nabzı yükseltir, kan basıncını yükseltir, kan dolaşımını arttırır. Solunumu derinleştirir, baş ağrısına neden olabilir, ancak hızlı ve duygusal olarak kararsız
kişiler için uygun değildir.

Turuncu rengi
Turuncu parlak ve sıcak bir renkdir. Gün doğumu veya günbatımı, kayısı, mandalina, portakal gibi lezzetli meyvelerle bağlantılıdır ... Kızılderililerde cesaret ve fedakarlığı simgelerdi. Kırmız daha agresif ve tutkulu olduğundan, yorgunluğun üstesinden gelmeye yardımcı olan duygusal uyarıcı olarak mutlu ve güzel renk bir renktir turuncu. Yukarıdaki hususlardan ötürü, depresyonların tedavisinde faydalı bir ek yardım oluşturmaktadır.
Turuncu sıcaklığı, cömertliği yansıtır, hafif ve eğlencelidir. Aynı zamanda iştahı arttırır ve sabah ayağa kalkmaya  yardımcı olur. Portakal rengi akciğerleri, pankreasları ve dalakları güçlendirir ve kalbin aktivitesini uyarır. Bu renk duyguları dengeler. Tüm turuncu renkleri, yalnızca baskın bileşene
(sarı veya kırmızı) bağlı olarak aynı anlama ve etkiye sahiptir.

Sarı renk

Sarı, korkuyu uyaran, harekete geçiren ve serbest bırakan güneş, ışık ve iyimserliğin rengidir. Uyanıklığı korur ve konsantrasyonu arttırır, yaratıcılığı ve bilgeliği sembolize eder. Güçlü özelliği iletişimlidir. Duvarlarda ve evin başka yerlerinde refah üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Sarı solunum organları üzerinde büyük etkiye sahiptir, sinirlerin tedavisinde yardımcı olur, kan basıncını arttırır, nabız ve solunum hızını hızlandırır, sinir sistemi üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Sarının en yaygın tonları: bulutlu sarı (sakinleştirici, düşünen), canlı sarı (çeviklik, cesaret, rahatlama), zeytin sarısı (kasvetli ruh hali) ve citron sarı (uyanıklık, canlılık, canlılık, mükemmellik).

Yeşil renk

Sağlığın rengi derler. Yeşil renklerle sinir sisteminde sakinleştirici etkisi olduğu için histeri ve sinir yorgunluğunu iyileştirmeye etkisi olabilir ve depresyonda etkili olurken migreni de hafifletilebilir. Açık yeşil, kılcal damarları genişletir, basıncı düşürür. Öte yandan barış, huzur, dinlenme, düşünce ve çalışma rengidir. Duyguları etkiler, yatıştırır ve rahatlar. Bir denge işaretidir. Kırmızı ile beraber olumsuz etkileri vardır. En bilinen etkileri kan basıncını düşürür, sinir sistemini yatıştırır, migren, kişisel denge kurar, yorgunluk ve uykusuzluğun ortadan kaldırır ve kılcal damarları genişletir.

Mavi renk


Mavi, temel bir renktir. Zıddı sarıdır, her ikisinin de karışımı yeşildir, ikisinin özelliklerini birleştirir: doğada suya yansıyan gökyüzünde yaygındır. Mavi bilgelik, zeka, ölümsüzlük, sonsuzluk, derinlik, soyluluk, maneviyat, mistisizmi sembole eder. Mavinin psikolojik etkileri: kalp atış hızını yavaşlatır, solunum ritmini azaltır, yatıştırıcıdır, zihinsel aktiviteyi teşvik eder, içgözlem, konsantrasyon, içeriye odaklanma - Barış ve dinlenme rengi olarak bilinir.

Mor renk
Menekşe rengi, mavi ve kırmızıdan oluşan bir karışım olup, bunlardan mavi ağırlıkda olduğunda, barış, uzaklık, maneviyat; kırmızı renk ağırlıkda olduğunda, hareket, tutku, canlılık, ısı, enerji gibi özellik gösterir ... Çok farklı ilk rengin (sıcak, soğuk ...) özelliklerini birleştirdiği için, bir şekilde gizemlidir.

Beyaz renk

Beyaz, berraklığın rengidir ve sarı, kırmızı ve mavi olmak üzere üç doğal renk dalgasının bir karışımıdır. Sonuç olarak, beyaza olumlu tepki veriyoruz. Netlik, masumiyet ve saflık ile yeni bir başlangıcı, yeniden doğuş simgeler. Açık mavi tonlarla birlikte çok soğuk çalışır. Ayrıca ilahi, mükemmellik, gurur, şefkat ve ebedi sembolüdür.



Umarım renklerle ilgili biraz farkındalığınız oluşmuştur....

Renkli hayatlar dilerim 


















25 Aralık 2016 Pazar

İletişim Becerilerinizi Artırmak İçin 7 İpucu





Sahip olduğunuz her ilişki, iletişim kurma yeteneğiniz veya yetersizliğiniz tarafından etkilenir.

İster işyerinde, ister aşk hayatınızda, isterse de arkadaşlarınızla veya ailenizle olsun, iyi bir iletişim anlayışı, farklılıkları çözmemize yardımcı olur, karşılıklı güven ve saygı oluşmasına izin verir.

İletişim, oldukça basit ve açık görünse de, bir o kadar da yanlış anlaşılır ve yalnış yorumlanırız. Elbette bu kişisel ve mesleki ilişkilerde çatışmalara neden olabilir.

Etkili iletişimi öğrenmek, ilkokuldan itibaren her okul müfredatının bir parçası olması gereken bir beceridir.
Bu becerileri bilmek, kişisel ilişkilerinizin kalitesinde, potansiyel kariyer başarınızda, benlik saygısı ile kendine güvende farklılık yaratabilir.

1. Beden dili

Vücut diliniz, ağzınızı açmadan önce konuşur. Duruşunuz, yüz ifadeniz ve gözleriniz bir hikaye anlatır, size ait ilk izlenimi yaratır. Sözlerinizin ne kadar güçlü olursa olsun, eğer emin ve güler yüzlü görünmüyorsanız, insanlar sizi aldırmaz.

Vücut dilinizden haberdar olun ve değişiklikler yapmaya başlayın. Konuştuğunuzda, gözünüzle kontakt halinde olun. Sıkça gülümseyin (ve uygun şekilde). Sağlam bir el sıkışması yapın. Düzgün ayakta durun ve omuzlarınızla başınızı yukarı kaldırın. Kollarınızla veya bacaklarınızla savunma duruşuna geçmeyin.

2. Aktif dinleme
İyi iletişim sadece beden dilini iyi kullanmaktan ibaret değildir. Bu başkalarını iyi dinlemekle de ilgilidir. Daha iyi bir dinleyici haline geldikçe, ilişkilerinizi ve sosyal etkileşimlerinizi, etkileme, ikna etme ve görüşme becerinizi geliştirebilirsiniz.

Aktif dinlemek, konuşulan kelimelerin ötesinde bilinçli olarak işitmeyi içerir. Dikkatlice gönderilen mesajın tamamına dikkat edin. Başınızı sallayarak ve gülümseyerek dinlediğinizi göstermek için kendi vücut dilinizi kullanın. Geribildirim ve düşünceli yorumlar sunun.

3. Duygusal zeka
Duygusal zeka, başkalarının duygularını anlama, yorumlama ve yanıtlama yeteneğidir. Bu, etkili bir iletişim için vazgeçilmezdir.

Duygusal zekayı geliştirmek için, beden dili ve yüz ifadeleri gibi diğerlerinden gelen işaretleri fark ederek uygulama yapabilirsiniz. Bu sinyallere dikkat ettikten sonra ifade edilen duyguların anlamını (öfke, hüzün, heyecan, korku vb.) anlamaya çalışın.

Duygusal zekanın anahtarı, iletişim yoluyla başkalarının duygularına uygun bir şekilde tepki vermektir.

4. Ses tonu

İyi iletişimin en temel unsurlarından biri de, sesinizi nasıl kullandığınızdır. Sesinzi çok yüksek kullandığınızda, mırıldandığınızda, veya "ah" ve "hmmm" gibi ara sözcüğü kullandığınızda; dinleyiciniz sizi anlamaya çabalarken mesajınız kaybolacaktır. Zayıf konuşma becerileri güven ve bilgi eksikliğini yansıtır.

Sözcüklerinizi doğru bir şekilde ifade etmeye çalışın. Ses tonunuzu ve kalitesini duyabilmeniz için kendi sesinizi kaydedin. Diyaframınızı açmak için omuzlar ile düz bir şekilde ayakta durun ve daha kolay nefes almaya izin verin. Nefes tekniği uygulayabilirsiniz. Yavaşça ve sakince konuşun.

5. Yansıtma

Beyninde yüzlerin ve yüz ifadelerinin tanınması için sorumlu bir nöron vardır. Bu nöron sizi başkaları üzerinde gördüğünüz yüz ifadesini kopyalamaya yönlendirir. İfadelerini bilinçsizce aynalarsın.

Birinin beden dili aynalandığında, onlarla ilişkili olduğunuz ve hisslerinizin aynı olduğu ile ilgili ipuçları verirsiniz. Aslında, araştırmalar, aynı duyguları paylaşan insanların daha güçlü bir güven, bağlanma ve empati yaşayacaklarını göstermektedir.

Başkalarıyla yakın bağlantı kurmak için bu işlemi tersine  yapabilirsiniz. Bir sonraki konuşmanızda, bunları birkaç dakika aynaya uygulayın. Bunu abartmayın, yüz ifadelerini ve vücut hareketlerini dikkatle ayna edin. Size nasıl yanıt verdiklerini not edin.

6. Doğru sorular sorun
Birisiyle ilgili daha fazla bilgi edinmenin ve aktif dinleme girişiminde bulunmanın en iyi yollarından biri doğru soru sormaktır. Açık uçlu soruları, kişiyi daha fazla düşünmeye ve daha fazla paylaşmaya zorlar.

Bir cevaptan sonraki takip sorusu, sohbete ve kişi ile ilgilendiğinizi gösterir.

 "Bu sizi nasıl hissettirecek?" veya "Bunu neden düşünüyorsunuz?" gibi sorular sorun.

Diğer kişi durduğunda, hızlı bir şekilde konuşmaya veya kesmeye çalışmayın; Bazen sessizlik daha fazla paylaşmaya davet eder. İnsanların çoğunlukla söylemek istedikleri çok şeyleri olur ve bu sessizce bekleyince yüzeye gelecektir.

7. Açık ve bilgili olun
Düşüncelerinizi ve bilgilerinizi bir gruba anlatırken, sunumunuzda hazırlıklı ve açık olmanız önemli. Gerekli araştırmaları önceden yapın ve fikirlerinizi mantıksal olarak organize edin. Mesajınızı, anlayacakları dil ve kavramları kullanarak kitlenize uyarladığınızdan emin olun.

Konunuzda daha bilgili ve net olursanız, kendinizi daha çok güvende hissedersiniz ve dinleyicileriniz sizi daha ilgili dinleyeceklerdir.



Etkili bir iletişim kurucusu haline gelmek pratik gerektirir. Bu yedi beceriyi gözden geçirirseniz en zayıf olduğunuz alanı fark edin. Bu becerileri uygulayabileceğiniz  bazı özel durumları belirleyin. İlk başta rahatsız hissedeceksiniz, ancak zamanla iletişim yeteneğiniz gelişerek kendinize daha güveneceksiniz.

Ayrıca çabalarınızı eşinizin, arkadaşlarınızın ve iş arkadaşlarınızın tepkileri üzerindeki olumlu etkilerini de farkedeceksiniz. Düşünen lider Brian Tracy'nin dediği gibi: "İletişim, öğrenebileceğiniz bir yetenektir. Bisiklet sürmek ya da yazmak gibi bir şey. Üzerinde çalışmaya istekli iseniz, hayatınızın her bölümünün kalitesini hızla artırabilirsiniz. "



Bu ipuçlarına eklemek istediğiniz başka ipuçları varsa bizlerle paylaşmaya ne dersiniz 😌




18 Aralık 2016 Pazar

Frekansınızı - Titreşiminizi Yükseltmenin 11 Yolu






Albert Einstein'ın dediği gibi, her düşünce, kelime ve eylem kendi titreşim frekansını taşır. Çekim Yasası'na göre , istesenizde - istemesenizde,  titreşimsel rezonansa uyan durumlara, insanlara ya da nesnelere çekilirsiniz.

Düşünceleriniz, eylemleriniz ve kelimeleriniz ne kadar olumsuz olursa, titreşimleriniz de o kadar düşük  olur; düşünceleriniz, hareketleriniz ve sözleriniz ne kadar pozitif olursa titreşim o kadar yüksek olur.

"Olumlu" ve "Olumsuz" titreşimler,  iki temel insan duygusunun oluşturur - Korku ve Sevgi

Araştırmalar, korkunun düşük ve kısa titreşim gösterdiği; Sevginin de daha uzun ve daha yüksek bir titreşim olduğunu göstermiştir. Korku ile hareket ettiğimiz zaman daha düşük bir titreşim rezonansı çağırıyoruz; Sevgi ile hareket ettiğimiz zaman kendimizi daha yüksek bir titreşim duygusu ile hizalandırıyor ve kendimize daha olumlu şeyleri çekiyoruz.

Negatif bir titreşim modelindeyken, davranışlarımıza karşı bilinç kazandırmak için hayatımızda durumları, insanları ve dersleri çekme eğiliminde oluyoruz.

Aynı şekilde, daha olumlu bir düşünceye odaklandığımzda, bilinç büyüyerek kendimizi,
gezegeni ve tüm insanlığın iyileştirilmesine katkıda bulunuruz.

Frekansınızı arttırmak kesinlikle zor değildir, ancak korumak zor olabilir. Aslında çoğu zaman "bunu yapana kadar taklit" ile başlayabilirsiniz. Sürekli uygulama ve anımsatıcılarla, titreşiminizi artırabilir ve herkesi sevgi yoluna çekmeye başarabilirsiniz.


Titreşiminizi Arttırmanın 11 Yolu:

1. Şükredin: Titreşimi artırmanın en faydalı yolu, hayatınızdaki güzellikleri farkına varıp, derin bir şükran  ve şükran duygusu yaşamanıza gerçekten izin vermektir. Bir günlük tutun veya her gün size gerçekten ne kadar şanslı olduğunuzu hatırlatan bir liste tutun.

2. Teşekkür edin: Şükranın ötesinde, günlük takdirler önemli. Basit bir çiçekten, gök yüzünün güzelliği ve gittiğiniz her yerede karşınıza çıkan  güzellikleri tanımayı ve takdir etmeyi öğrenin. Çevrenizdeki her şeyi fark etmeye ve takdir etmeye başlarsanız, daha büyük bir farkındalık ve dikkatlilik duygusu içine girmeye başlarsınız, bu da daha sonra frekansınızı yükseltir.

3. Nefes al: Nefes alıp verirken zihninizi ve ruhunuzu sakinleştirmeye yardımcı olabilirsiniz. Her ne sebeple olursa olsun, nefes alıp veriken nefesinizi dinlemek titreşimi artırmaya yardımcı olabilir.
Nefes ile ilgile ilgili daha fazla detay Doğru Nefes Almak

4. Oluşturun: Müzik aleti çalmak, yemek pişirme, sanat yaratma vb. gibi yapmaktan hoşlandığınız bir şey bulun ve daha iyisini yapın! Yaptığımız işle ilgili odaklandığımızda ve mutlu olduğumuzda, ruh halimiz yükselir ve titreşimi de etkiler. Yaratıcı üst boşluğa geçtiğimiz zaman, çakralarımızı ve zihnimizi etkinleştirmeye, farkındalık yaratmaya yardım ediyoruz.

5. Verin: Kalbten vermenin sadece sağlığınızı iyileşmesinde katkıda bulunmaz, aynı zamanda titreşiminizi de yükseltebileceği göstermiştir.

6. Bolluk: Bu dünyada herkes için yeterli olduğunu ve herhangi biriyle rekabet içinde olmadığınızı fark ettiğinizde, bolluğun akışını anlamaya başlarsınız. Evrenin ve Ana Dünya'nın bolluğuna güvenmek, titreşimi artırır ve sırayla size karşı daha fazla bolluk çeker.

7.İçinizdeki Bilge: Konuştuğunuz ve düşündüğünüz kelimeler, kendi güçlü titreşimsel rezonanslarını taşır. Bir başkası hakkında ya da kendiniz hakkında olumsuz konuşsanız da, arada bir fark yoktur. Dedikodu yaparsak, şikayet edersek olumsuz bir titreşim oluştururuz. Yargısız konuştuğumuzda veya düşündüğümüzde, yansıttığımız sözlerimizin kendi frekansını taşıdığını anladığımızda titreşimi artırmaya başlıyoruz.

8. Hareket et: Hareket ederek de titreşimimizi artırabilirsiniz. Ne kadar aktifseniz ve ne kadar
çok egzersiz yaparsanız vücudunuzdan daha fazla enerji akmaya başlar. Bu enerji akışı, titreşim duygularınızı yükseltmeye ve ayrıca zihninizi yükseltmeye yardımcı olur.

9. Gitmesine izin verin: Etrafta "Mağdur"bir zihniyetle dolaşmak, geçmişten ve gelecek için hayal ettiğimiz korkulardan oluşmaktadır. Korkularınıza gitmesine izin vererek ve şu anın farkına vararak, korkuyu serbest bırakabilir ve hayatlarımızı kontrol ettiğimizi ve durumlarla nasıl başa çıkmayı seçtiğimizi anlamaya başlayabiliriz. Ne yaşarsak yaşayalım,sonucu belirleyen tutumumuzdur.

10. Zafer Kazanın: Bir korkuyu fethederek anında titreşiminizi arttırarak kendinizi özgürlük yoluna sokarsınız. Korkular genellikle cehaletten kaynaklanır, çünkü durumu bildiğimiz ve anladığımızda, korkmaktan vazgeçeriz. Korkularınızla ​​yüzleştiğinizde hayatınızı kontrol altına alırsınız, sonsuz imkânları ve fırsatları ortaya çıkarırsınız. Korkularınızı bıraktığınızda bolluk, sevinç ve sevginin enerjik akışını teşvik edersiniz.

11. Sevdiklerinizle vakit geçirin: Aileniz ve arkadaşlarınızla vakit geçirmek de titreşimi artırmak ve sizi olumlu bir zihniyet haline getirmek için mükemmel bir yoldur. Sevilen biri ile anlamlı bir sohbet etmek, her ikisi de titreşiminizi arttırmaya yardımcı olan bir bağlılık ve toplum duygusu geliştirmeye yardımcı olabilir.

Her zaman olduğu gibi okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu mesajın arkadaşlarınıza ve ailenize  yararlı olacağını düşünüyorsanız onlarla paylaşmayı da unutmayın.

Pozitif titreşim frekansınızı artırmak için bu yöntemleri (veya diğerlerini) kullandınız mı?
Bilgilerinizi burada paylaşmaya ne dersiniz... 😌

Teşekkürler
Berna

FACEBOOK 'u İşinizi Pazarlamak İçin Nasıl Etkili Kullanırsınız




Facebook yaklaşık yarım milyardan fazla kullanıcısına sahiptir. İşletmenizin yarım milyar potansiyel müşteriye hitap etmesini istiyorsanız takip etmeniz gereken bazı ipuçları var.
Keşfedilmenizi kolaylaştırabilecek bu ipuçlarını gelin beraber inceleyelim...

İlk Temelinizi Atın
Öncelikle bir sayfa oluşturmanız gerekir. Bir zamanlar Fan Sayfaları olarak bilinen bu sayfaları takip etmek isteyenler "hayranı" olmayı seçmek zorundaydı, ancak Facebook bunları yalnızca Sayfalar olarak değiştirdi ve üyeler şimdi sayfayı hayran bırakmak yerine "beğen" 'e tıklayarak sayfanızı izleyebiliyorlar.

Facebook Giriş sayfanıza bakarken sol bölmenin ortasındaki bir yerde "Daha Fazla" bağlantılı kelimeyi tıklayarak Reklamlar ve Sayfalar bulabilirsiniz. Sol bölme genişletildikten sonra "Reklamlar
ve Sayfalar" ı tıklayın, ardından "+ Sayfayı Oluştur" düğmesini tıklayın.

Bir şirket veya işletme olarak  belirli bir marka veya ürün için bir Facebook sayfası oluşturabilirsiniz. Ayrıca, bir sanatçı, grup veya bir "Eylem" 'i tanıtmak için bir sayfa oluşturabilirsiniz.

Oluşturmak istediğiniz sayfanın türünü seçin ve bir ad oluşturun. Bir sayfayı ayarladığınız kişiyi, işletmeyi, markayı veya ürünü temsil etme yetkisine sahip olduğunuzu belirten kutuyu işaretleyin, "Resmi Sayfayı Oluştur" u tıklayın ve işte işyerindesiniz.

Sayfa oluşturulduktan sonra sayfayı yapılandırmanız ve özelleştirmeniz gerekiyor. Bir logo veya fotoğraf ekleyin ve tanıtmak istediğiniz iş, ürün veya marka hakkında temel bilgileri ekleyin. Bu noktada, diğer Facebook kullanıcılarını sayfanızı "beğen" dirmek ve bir izleyici kurmaya başlamanız gerekir.

Müşterilerinizi Çekin
Facebook'un önerdiği ilk şey, Facebook arkadaşlarınızın tümünü yeni sayfanızı "beğen" e davet etmenizdir. Bu iyi olabilir, ancak arkadaşlarınız muhtemelen zaten şirketinize, ürünlerinize ve hizmetlerine aşina olduklarından muhtemelen, onlara sayfanız çok anlamlı gelmeyecektir.

Aslında, Facebook sayfasının birincil avantajlarından biri, arkadaş çevresi dışında Facebook üyeleriyle etkileşimde bulunabilmenizdir. Facebook tarafından sunulan bir veya daha fazla Sosyal Eklenti widget'ını deneyin. Onları şirketinizin web sitesinde veya blog sayfasında Facebook sayfasının varlığını tanıtmak için kullanabilirsiniz.

Bir bütçeniz varsa ve Facebook üyelerini daha hızlı bir şekilde takip etmek istiyorsanız, sayfanın varlığını da tanıtmak için bir Facebook reklamı satın alabilirsiniz.

Müşterinizle Bağ Kurun
Artık Facebook sayfanız için bir izleyici kitlesi oluşturduğunuzdan, kitleye sayfayı ziyaret etmeleri için bir sebep vermelisiniz.

Facebook sayfasının kuralları, bir blog için etkili bir şekilde bir kitle oluşturma kurallarına benzer.
Sıklıkta içerik eklediğinizden emin olun - tercihen en azından günlük olarak. Facebook sayfası izleyicisine sayfanıza göz atması ve nelerin yeni olduğunu öğrenmesi için bir sebep vermeniz gerekir.

Yayınlama sıklığı kadar önemli olan yayınların içeriğidir. Müşteriler bilgilendirilmek ve meşgul olmak ister. Taciz edilmek istemezler. Ürünlerinizle ve hizmetlerinizin anlatmanız iyi, ancak Facebook sayfasını pazarlama platformu olarak kullanmayın.


İşinizle ilgili haberleri veya hikayeleri yayınlayabilir ve benzersiz bir yorum veya bilgi sağlayabilirsiniz. İpuçları, püf noktaları veya bilgi içeriği sağlamak için Facebook sayfasını da kullanabilirsiniz. Bununla birlikte, sadece izleyiciden konuşmak yerine, müşterilerle bir topluluk duygusu oluşturmak için üyelerden yorumlar ve geri bildirimler teşvik etmeye çalışın.

Facebook, işinizi pazarlamak , ürünlerinizi ve hizmetlerinizi tanıtmak için büyük bir fırsattır.
Ancak bu avantajları dezavantaja çevirmemeye dikkat edin.

Bol şans... 😉


15 Aralık 2016 Perşembe

Başarı için gizli bir formül var mı?






BAŞARI, birçok insanda çok sayıda duygu uyandırabilen basit bir altı harfli bir kelimedir.
Mahalle esnfından, memururuna, patronuna, herkesin özlemi ancak hepsinin başaramadığı bir şeydir.
Elbette, insanlar hayatlarında belirli hedeflere ulaşıyorlar, ancak çoğu insan gerçek anlamda başarıya ulaşıyor mu?

Ne yazık ki, cevap hayır.

Peki yüksek başarıların saflarına erişmemize yardımcı olan belli bir gizli SIR var mı?

Yoksa hepsi şansa mı bağlı? Birçok kişi bunu şans eseri diyerek kolayına kaçacaktır, ancak bunun için Thomas Jefferson'ın ünlü cümlesini alıntı yapmak isterim -

"Şansa inananlardanım ancak ne kadar çok çalışırsam o kadar şanslı olmuşumdur." demiştir.

Elbette hayattaki başarılar için hiçbir tarif yoktur. Her birey için kişisel bir arayıştır ve yalnızca derin içgözlem her kişiye kendi fikirlerini verebilir. Hayattaki tüm başarılar öznel olduktan sonra, evrensel bir tanım yoktur. Bunu söylerken, akılda tutmanız gereken birkaç adım var.

1. Başarı'nın sizin için ne anlamı olduğunu belirleyin - Bazı başarılar, büyük otomobillere sahip olmak ve kıtalar arası jet ile gezmektir. Diğerleri için yaratıcı bir alanda başarılı bir kariyer. Bir başkası için, topluma ve yoksullara  yardım etmek ile ilgili olabilir. Her ne ise, ilk adım hedefleriniz hakkında net bir fikir edinmektir. Neyin sizi mutlu ve sizi tatmin edeceğini, ne olduğunu kesin olarak belirleyin.

2. Sıkı Çalışma ve Eyleme geçmek - Dünyadaki birçok yüksek başarı sahibi kişiler tarafından kullanılan ünlü bir formül D + S + A = Başarıdır.

D burada Desire ( Arzulamak) simgeliyor. Ne istediğinizi bilmenizin ötesinde, aynı zamanda derin bir özlemle de arzu etmeniz gerekir. Başarma arzusu çok güçlü olmalı. Ancak bu, zor zamanlarda devam etmenize yardımcı olur. S - Study ( Çalışma). Her birey kapsamlı bilgi edinmek için kendi alanlarına çok fazla çalışma yapmalıdır. Başkalarının hayatlarından öğrenin ve geçmiş başarıları mümkün olan her şekilde taklit edin. A-Action (Eylem) anlamına gelir. Dünyadaki tüm arzular ve araştırmalar olsa da, harekete geçirilmeye istekli değilseniz faydasızdır. Cesur olun, risk alın ve hedeflerinizi harekete geçirin. Her gün rüyalarınıza ulaşmak için bir şeyler koyduğunuzdan emin olmalısınız.

3. Yaşamın keyfini çıkarın - Bu dünyada yalnızca bir hayatımız var ve bunu arkadaşlarınızla ve ailenizle keyifle geçirmeniz önemlidir. Bazen hedeflerimize olan arayışımızda o kadar odaklanıyoruz ki, hayatın küçük sırlarını ve sürprizlerini takdir etmiyoruz. Birçok kez tüm zor işlerimiz ve eylemler boş gibi gözüktüğü zamanlar olsa da, bunu akılda tutmak önemlidir. Bu kavşaklarda, arkanıza yaslanıp rahatlayın ve yaşamın güzelliğini fark edin ve şükredin.

Bu fikirleri hayatınıza dahil ederken size mümkün olan her şekilde yardımcı olacağını umuyorum.


Başarılı ve mutlu bir yaşam dileğiyle!
😉

Daha Çekici Olmanın 29 yolu



"Çekimin sırrı kendinizi sevmektir. Çekici insanlar ne kendileri ne de başkalarını yargılarlar. Sevginin jestlerine açıktırlar. Sevgiyi düşünürler ve aşklarını her harekette ifade eder." - Deepak Chopra

Sonuç: İnsanların bizi sevmesini istiyoruz. İnsanların ne düşündüğünü umursamadığımızı söylesek bile, aslında umursuyoruzdur.

Hepimiz aslında saygı görmek, sevilmek ve olumlu görünmek arzusundayız. İnsan için etkileşimler, refah, benlik saygısı ve mutluluk duygusu hayati önem taşımaktadır.
Birisinin bizi sevmediğini veya bizi bir şekilde reddettiğini keşfettiğimizde, duygularımız savunmacı öfkeden derin acıya ve derin üzüntüye kadar gidebilir.

Sevimli ve çekici olmaya çalışan herkese, sonunda bu yorucu çabanın boşuna olduğunu fark edeceksiniz.

Herkesin sizin beğenmesi mümkün değildir ve bunu yaptığınızı düşünseniz bile sonuçta kendi benliğini kaybedersiniz. Etkilemek istediğiniz kişileri için bir oyuncuya ya da bir aktöre dönüştüğünüzde, aslında yabancılaşırsınız.

Sadece kendimizi sevdiğimizde ve kendi özgün niteliklerimizi, ihtiyaçlarımızı, düşüncelerimizi, değerlerimizi ve kişilik özelliklerimiz kucakladığımızda başkalarına cazip olmanın feromonlarını (hormon) serbest bırakırız.
Her ne kadar herkes özgünlüğünüzden etkilenmeyecek olsa da, size hayranlık duyanlar olacaktır.

Kendini sevme, kendine güven ve özgünlük cazibenin temel unsurlarıdır. Bu özelliklerinizi güçlendirmek ve "etkilemeye çalışarak" harika insanları hayatınıza doğal olarak çekmek için, geçiş sürecini hızlandırmak adına, benimseyebileceğiniz bazı noktalar mevcuttur.

29 adımda çekici olmayı öğrenin:

1. Kendi kişisel işletim sisteminizi geliştirin. Kendi gerçekliğinizi, felsefenizi, değerlerinizi tanımlayın.

2. Birinin sizi "Onaylama" ihtiyacını bırakmaya başlayın. Başkalarını tanıma isteği ve düşünceleriyle motive olmayın. Kendinizi sizin için önemli olanı ve değer verdiğiniz şey tarafından yönlendirin.

3. İçgüdülerinize güvenin ve deney yapmaya izin verin. Birkaç kez başarısız olmanız durumunda bile kendinizi tanıyın ve neden zevk aldığınızı keşfedip heyecanlanmaya çalışın.

4. Başkalarını oldukları gibi kabul edin. Diğerlerini yargılamayı ve eleştirmeyi izin vermeyin.
Kusurlarından ziyade insanların güçlü yanlarına odaklanın. Kendinizi kısıtlamadan, zor insanlarla başa çıkmayı öğrenin.

5. İnsanları gerçekten dinleyin. Sadece dinleyip anlamanın ötesine geçin. İnsanlara bunu hissettirin.

6. Yaşamınızda çözülmemiş konulara dikkat edin. Bağışlayın ve gerektiğinde affedilmeyi isteyin.
Bu konulara verdiğiniz enerjinizi geri kazanın.

7. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyin. Her gün bir kaç egzersiz yapın. Vücudunuzu destekleyen
sağlıklı besinler tüketin, duygularınızı değil. Bunu başkalarını etkilemek için değil, kendinize
saygı duyduğunuz için yapın.

8. Olmasını istedikleriniz için bir adım atın. Onları beklemeyin. Bir yaratıcı, bir teşvikci ve bir işbirlikçisi olun. Heyecanınızı paylaşın.

9. Önemsediğinizi insanlara gösterin. Sadece konuşarak bunu göstermeyin. Onlar için anlamlı olan yollarla gösterin, sizin için değil.

10. İnsanlardan en iyisini isteyin. Onları sadece kim oldukları için değil, kim olabileceklerini gösterin. Onlara bu vizyonu sevgiyle yansıtın.

11. Kendi ihtiyaçlarınızın karşılandığından emin olun. Birincil ihtiyaçlarınızı ayırt edin ve ilişkilerinizde sizin için önemli ve değerli olanı tam olarak belirleyin. Bunlardan barışcıl olmak için ödün vermeyin.

12. Yapıcı konuşun. Kelimelerinizi  ilham vermek, motive etmek ve teşvik etmek için kullanın.
"Yapıcı eleştiri" ya da kurnaz kazılar sunmayın.

13. Kolayca gülün.  Hayatı daha az ciddiye alıp, eğlenceli ve neşe ile yaratmayı tercih edin.

14. Dedikodu yapmayın. Açık ve kritik öneme sahip başkaları hakkında konuşmamaya karar verin.
Güç veya entrika için bilgi paylaşmayın.

15. Şikâyet değil, istekte bulunun. Birisinden bir şeye ihtiyacınız varsa, doğrudan isteyin.
Onlara veya başkalarına sızlanmayın veya şikayet etmeyin.

16. Durumları tam olarak idare edin. Olumsuz konularla en kısa sürede başa çıkınık bir.
Kızgınlıklara neden olursa, hiçbir şeye göz yummayın.

17. Tartışmalardan uzak durun. Gülümseyin ve sağlıklı iletişim mümkün olana kadar uzaklaşın.

18. Sadece sorulduğunda yardım edin. Başkaları sizin düzeltmenize ihtiyacı yoktur veya
onlar için en iyi sizin bildiğinizi düşünmeyin. Müsait olun ve yalnızca sorulduğunda yardım edin.

19. Dikkatli bakın, ancak uzak durun. Başkaları sorun yaşadıklarında derinden ilgilendiğinizi
söyleyin, ancak sorunlarına bulaşmayın.

20. Kalbinizle bakın, gözlerinizi değil. Birini görürken yüzeyselliğin ötesine bakın. Finansal durum,
görünüm, şöhret, ve bunun gibi durumlar anlamsızdır. İçindeki otantik kişiyi arayın.

21. Diğerlerine müteşekkir olduğunuzu bildirin. Hayatınızda olan kişilere, hayatınızda oldukları için ne kadar mutlu olduğunuzu hissettirin ve söyleyin.

22. Asla yargıcı oynamayın. Onların seçimleriyle, kararlarıyla veya eylemleriyle ilgili olarak
kendilerini kötü hissettirmeye çalışarak, manipüle etmeye veya incitmeye çalışmayın.

23. Beklenenden fazla verin. Aşırı taahhüt etmeyin, ancak söz verdiklerinizden fazlasını verin.

24. İlişkilerinizde gelişimsel olun. Kontrol etmeyeçalışmayın, bağımlı olmayın.
Karşılıklı keyifli ve tatmin edici ilişkiler kurun.

25. Mütevazı olabilecek kadar emin olun kendinizden. Kendinize gülün, kusurlarınızı ve
hatalarınızı kabul edin ve sizi tanımlamadıklarını kabul edin.

26. Öğrenmeye açık olun. Bilginizle gösteriş yapmayın. Öğrenmeniz gereken her zaman bir şeyler vardır.

27. Şu andaki inanılmaz gücümüzü kucaklayın. Hiçbir şey bu andan daha değerli değildir.
Şu AN'ı mümkün olan en iyi AN haline getirin.

28. Akışla savaşmayın. Kontrol edemediğiniz insanlara veya durumlara karşı mücadele etmeyin.
Zahmetsizce farklı bir yöne hareket edin.

29. Herkese cazip gelmeyeceğinizi kabul edin. Geliştikçe ve daha çekici hale geldiğinizde,
size daha az insan çekici gelecekitir😌


İnsanları size cazip hale getiren başka nitelikler veya eylemler nelerdir?
Lütfen deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi yorumlarınızda paylaşın. 😌


13 Aralık 2016 Salı

Bolluk ve Bereketi Çekmek için 21 Gün Bolluk Bereket Olumlaması










Maneviyat ve zenginlik arasında bir denge kurmak çok önemlidir. Para, bir enerji şeklidir ve pozitif
bir akış varsa iyi kullanılabilir. Çok miktarda paranız olduğunda, başkalarına ruhsal, duygusal,
fiziksel ve hayatlarının her alanında yardım edebilirsiniz. Daha sonra verme / alma döngüsü
tekrarlanır. Başkalarına ne kadar çok verirseniz o kadar çok size geri döner.

Tersine düşünelim, maddi zorluklarla karşı karşıya kaldığınızda, yalnızca kendinize ve sorunlarınıza odaklanabilirsiniz (kira, fatura, borç ödemek gibi). Kendinizi stresin dışında göremezsiniz. Bazı insanlar hâlâ "Para kötülüğün kökenidir" gibi eski programlara sahipler, bu da zarar verir. Düşüncenizi yeniden çerçevelemek zorundasınız. Para ile çok iyi şeyler yapabilirsiniz.
Unutmayın, arzu ettiğiniz her yöne akabilecek bir enerji şeklidir.

Başkalarına yardım edeceğimizi bildiğimiz zaman da daha da fazla parayı hak ettiğimizi hissederiz.

Artan mutluluk ve refah için, bu güçlü olumlamayı, 21 gün boyunca aksatmadan her sabah yüksek sesle okumanızı tavsiye ederim. Meditasyon yaptıktan sonra onu okumak en iyisidir, çünkü enerjiniz
temiz ve akıcı olacaktır.

Bu olumlama, bize başkalarına vermek (insanlara veya hayır kurumlarına), harcama ile bilinçli olmamız  (ılımlı yaşamak ve iyi şeyler yapmak) gerektiğini hatırlatmak için; bolluk için şükretmemiz, nihayet refahımızı  teyit etmek için çok dikkatli bir şekilde yazılmıştır. Bizi mutlu ve sağlıklı yapar.

Bu olumlamayı inanarak ve hissedip imgeleyerek uyguladığınız taktirde hayatınızın nasıl bir anda değişmeye başladığına şahit olacaksınız.

Kişisel gelişim,olumlama ve meditasyon ile ilgili yazılmış olan kitapların tümünün özünde yatan olgu
bilinçaltına senin neler yapabileceğini inandırmaktır. Bu olumlamayı 21 gün boyunca yaptığınız taktirde hayatınızdaki değişime inanamayacaksınız. bilinçaltımız bir olguya onu 21 kez tekrarlamayla inanır, onu ancak 21 tekrarın sonunda kabullenir.

İlk kuralımız 21 gün... Eğer bir gün atladıysak geçmiş olsun 😌 ... tekrardan başa dönüyoruz.
Mutlaka 21 kez tekrar gerekiyor.

İkinci olarak sabah uyandığımız andan itibaren ilk 10 dk beynimiz alfa durumundadır ve bu durumda
bilinçaltına erişmek normalden daha kolaydır. Dolayısıyla olumlamayı her sabah bu 10 dk içinde
gerçekleştirirsek daha faydalı olacaktır.

Haydi başlayalım...

1. Bu evrende herkese yetecek kadar bolluk bereket mevcut ve ben o sonsuz bolluk bereketin içindeyim.

2. Maddi ve manevi zenginliğim gün geçtikçe artıyor ben de tadını çıkarıyorum.

3. Bolluk içinde yaşamayı hakeden bir insanım.Para benim dostum. Para beni seviyor,ben parayı seviyorum

4. Para bana etik yollardan ve kolaylıkla geliyor.Harcadığım her para katlanarak bana geri dönüyor.


5. Ben para mıknatısıyım ,hayatımın her alanında bolluğu fazlasıyla kendime çekiyorum.

6. Parayla ilgili, başkalarına ait olan ama zamanla istemeden kabullendiğim inançlardan kurtuluyorum.

7. Hayal edebildiğimden daha fazla mutluluk , sevgi ve paranın hayatıma girmesine izin veriyorum.

8. Tüm arzularımı gerçekleştirecek yeteri kadar zamanım,enerjim ve param var.

9. Hayatın akışına ve evrenin istediğim şeyi bana vereceğine inanıyorum.


Sonsuz Bolluk ve Bereket dileğiyle! Ve Öyle de oldu...

Karar verirken Dikkat edilmesi gereken 3 Nokta









Karar verirken Dikkat edilmesi gereken 3 Nokta
Hepimiz hayatımızın değişik zamanlarında kararlar almakla karşı karşıya kalırız.
Bazıları küçük ve bazıları hayat değiştirecek büyük kararlardır ve ben kendi adıma
öğrendiğim üç şey var.

- UNUTMAYIN, Karar Vermememek De Bir Karardır....
Bazen karar verme konusunda tutuk  hissedebiliriz ve "bizim için yapılıyıncaya kadar"
ertelemek zorunda kalabiliriz. Bu korkunç bir başkaldırıdır; Bir karar vermemeyi seçtiğinizde bile, bir karar veriyorsunuz demektir. Kaderden bir şey bırakmak sandığınız kadar rastgele değildir - karar verme eyleminden geri adım attığınızda bu sizi kontrol dışı, pasif ve güçsüz hissetmenize neden olur. Bir kararı almazken, daha sonra kurban rolünü oynar ve bu da kişisel gelişiminize bir faydası dokunmayacaktır.

Bir kararı erteleme hissi oluştuğunda, durun ve bunun neden cazip geldiğini düşünün. Lütfen kendinize bunu hatırlatın; Hiçbir karar almamak, seçebileceğiniz en kötü karar olabilir. Yaptığınız herhangi bir seçim, ne olursa olsun, hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olacaktır.

- ARTI ve EKSI Oyunu

En basit karar verme yöntemlerinden birisi artı ve eksileri listelemektir. Yöntem belirgin gözükse de bazen karar vermenize yardımcı olabilir, ayrıca bu işlemi kendiniz hakkında ve gerçekte neyin siz motive ettiği hakkında daha fazla bilgi edinmek için de kullanabilirsiniz.

Artıları ve eksileri yazarken kendinize nasıl hissettiğinizi sorun. Zaten bir yönde ya da başka bir yöne eğilmiş gibi hissediyor musun? Bir tarafınız diğer tarafınızı ikna etmeye çalışıyor mu? Kendinizi ikna etmeye çalışıyor musunuz? Neden bunu yapıyor olabileceğinizi düşünüyorsunuz? Bir korku yüzünden belirli bir hareket tarzından kaçınmaya mı çalışıyorsunuz? Bu korkuyla yüzleşmek, cesur adımları atmak ve cesur olmak aslında daha iyi olmaz mı?

Sıklıkla bir karar hakkında kararsız hissettiğimizde, o zaman korkularımıza bakmak için en büyük fırsatla karşı karşıya kalırız. Bu korkutucu ve bu nedenle tutuk hissetmeniz normal, ancak bu korkuyu yenmek sizin kim olduğunuzu gösterecek  ... ve hayatınızı değiştirecek.
Kişisel, mükemmel bir içgörü elde etmek için bilinçaltınıza bakın.


- Kendi Kararınızı Kendiniz Alın
Genellikle, karar vermede birbirimize yardımcı olmayı severiz - bakış açımızı sunarız, ve fikirler veririz. Hatta bazen başkaları adına kararları veririz, ki bu küçük tercihler için önemsizdir. Ancak önemli yaşam kararları alma durumunda, başkalarını dinlemeden önce, kendi zihninizi hazırlamak çok önemlidir.

Hayatta gündemine takılı kalmamış çok az insan var. İnsanlardan bir karar vermenize yardım etmelerini istediğinizde, kendi gündemlerini geride bırakamayabilirler. En iyi niyetleri ile size yardım etmek isteyebilirler, ancak sizi uygunsuz şekilde etkilediklerini farkında değillerdir.

Hayatınızla ilgili - başka birine bu sorumluluğu verip - kendi sorumluluğunuzdan vazgeçemezsiniz ...

İstediğiniz karar verme araçlarını kullanın, ancak çok fazla insanın sizin adınıza karar vermesine izin vermeyin derim.... 😌


11 Aralık 2016 Pazar

Evde Çalışan Anneler ( Babalar) İçin Mükemmel 11 İş Fikirleri



Hepimiz ailemiz için bir şeyler yapmak istiyoruz, ancak sadece evde oturup çocuğuna bakan anne (baba) olmak konusunda uzmanlaşmak istemeyebiliriz. Şans eseri, evde çalışma imkanlarının büyümesi, hepsine sahip olmanın yolunu açmıştır.
Evde çalışan anneler (babalar), ailelerini günlük hayatlarının merkezi bir bölümünde tutmanın bir yolunu bulmuş hem de kendi işleriyle ek gelir elde etmeyi de başarmışlardır.

Kesinlikle kolay bir adım olmasa da, kendi işine başlamak, kendi kişisel ve iş hayallerini gerçekleştirmenin anahtarı olabilir. Başlamanıza yardımcı olmak için, evde çalışmak isteyen annelere
(babalara) 11 işletme fikrinin listesini çıkardım:

Elişi;
Sanatsal yetenekleriniz varsa, yeteneklerinizi yansıtan herhangi bir işle başlayabilirsiniz.
Online resim satmak veya kendi tasarımlarınızı oluşturmak ve bunları farklı sitelerde listeleyerek satabilirsiniz. Mücevher, dikiş veya sanatsal bir çaba için bir yeteneğiniz varsa, bu tutkuyu iş imkanına dönüştürmenin birçok yolu vardır.

Blog Yazmak;
Basit başlayarak ve üzerinde çalışarak inanılmaz kendini tatmin edici. Blog yazmak çoğu anne için evde çalışmak için bir başka fırsattır. En çok keyif aldığınız ve kendi programınızın etrafında çalıştığı
bir konuyla odaklanmanıza olanak tanır.

Gelin Danışmanı - Düğün organizasyonu;
Eğer düğünleri seviyorsanız ve detayları odaklı ve organize bir kişiyseniz, bir gelin
danışmanı olmayı düşünebilirsiniz. Birçok kadın, ev hayatlarıyla iş hayatına hükmeden,
düğün gibi büyük bir olayı yönetmek neredeyse imkansız görebilir. Bir gelin danışmanıyla
çalışmak, bu süre zarfında fazladan stresin hafifletilmesine yardımcı olmak için mükemmel bir yoldur.

Pasta Dekoratörü;
Pastayı güzel kılacak bir tutkunuz var mı? Yaratıcılığınıza ve sosyal paylaşım ağına ilişkin bazı örneklerle hayallerinizin işine girebilirdiniz. Kutlamanın her zaman nedeni vardır ve bir partinin bulunduğu yerde pasta mutlaka vardır. GDO'suz, vejetaryen veya hatta Disney veya başka uzmanlaşmış tasarım alanları gibi bir kek işine yönelerek, bir farklılık yaratarak, şansınızı artırabilirsiniz.

Kariyer veya Yaşam Koçu;
İnsanların kendileri için en iyi olanı bulmaları her zaman kolay olmuyor. Bazen zorlu yollardan
geçerken birilerininbize yardım etmesi gerekebiliyor. Kariyer ve yaşam koçları, insanların daha iyi
bir yere kendi başlarına daha kolay ve hızlı bir şekilde ulaşmasına yardımcı olabilir. İnsanları
seviyorsanız ve onlara gerçek bir arzunuz varsa, bu sizin için iyi bir iş fırsatı olabilir.

Çocuk Kitabı Yazarı;
Yazmayı seviyorsanız ve iyi hikayeleri aklınızdan çıkaramıyorsanız ,
bir çocuk kitabı denemek isteyebilirsiniz. Neyse ki, iPad ve Kindle ile hikayenizi
kitlelere ulaştırmak her zamankinden daha kolay. Hikaye fikirlerinizi bu cihazlardaki
e-kitap uygulamaları ile test edebilirsiniz. Çok popüler olursanız, daha sonra yayınlayabilirsiniz.

Danışmanlık İşi;
Bir endüstride, başkalarına yardımcı olabilecek bilgi birikiminiz var mı? Harika ​​iş uzmanı veya bir sosyal medya gurusu olarak başlangıç yapabilirsiniz. Belki müziğe ya da oyunculuk endüstrisine nasıl girileceğini bilirsiniz. Uzman bilgileriniz ne olursa olsun, başkaları  sizin bilginizden faydalanarak üstesinden gelemedikleri konular için ödeme yapmaya istekli olacağına bahse girebilirsiniz.

Doğrudan Satış veya Ev Bazında Bayilik;
Yeni insanlarla tanışmayı ve en son ürünleri kullanmalarına yardımcı olmaktan hoşlanıyorsanız, doğrudan satış veya tanıtım işi düşünebilirsiniz. Tüm ürünler toplanıyor, ihtiyacınız olan
tüm pazarlama materyalleri veriliyor ve aynı şeyi yapan diğer kişilerin desteğine sahip olacaksınız.
Bu iş fikirleri için sizlere yardımcı olabiliriz. Daha fazla bilgi için mesaj göndermeniz yeterli.

Etkinlik Planlayıcısı;
Partileri hazırlamayı seviyor musun? Başkalarının partileri için yardım ederek mükemmel bir etkinlik oluşturmalarına yardımcı olun. Sadece ev tabanlı partilere hitap etmenize gerek yok. Bu endüstrideki en iyi gelirin bazıları ticaret ve kurumsal etkinlik planlaması yoluyla yapılabilir. Rekabet etmek için birlikte çalışmak için iyi bir işletme ağı oluşturduğunuzdan emin olun.

Fitness Eğitmeni;
Başkalarına yardım etmeye olan sevginizin şekli bir sonraki iş fırsatı olabilir. Evinizde insanlara
antrenörlük yapabilir, kendilerine gidebilir, Skype veya görüntülü sohbet yoluyla çevrimiçi
sınıflar sunabilirsiniz. Fitness ve egzersiz ipuçları ile kişilere yardımcı olan bir blog başlatabilirsin.
Bir blog yaratmak için blogunuzu kullanarak, çevrimiçi olarak kişiselleştirilmiş egzersiz planları
oluşturabilir ve satabilirsiniz.

Grafik Tasarımcısı;
Grafik tasarımcıların beceri setine hitap eden birçok iş olanakları bulunmaktadır. Serbest grafik tasarımcısı olarak çalışabilirsiniz. Burada logo tasarımı, bilgi grafikleri, broşürler veya yıllık raporlar gibi belirli bir alanda uzmanlaşabilirsiniz.



Başka birinin serbest meslek hayallerini gerçekleştirmesine yardımcı olun!

Bu listeyi paylaşarak size yardımcı olabilirsin!😊

6 Aralık 2016 Salı

HAYAT - Bugün yarın için endişelendiğin dün'dür !!





HAYAT

Bazen insanlar hayatınıza girerler ve hemen orada oldukları, bir amaca hizmet etmeleri, size bir ders verdikleri ya da kim olduğunuzu ya da kim olmak istediklerinizi anlamanıza yardımcı olması için olduklarını biliyorsunuzdur.

Bu insanların kim olduğunu asla bilemezsiniz - oda arkadaşınız, komşunuz, profesörünüz, arkadaşınız, sevgiliniz veya tamamen yabancı - ancak onlarla gözler kilitlediğinizde, o an bilirsiniz ki hayatınızı etkileyecektir.

Bazen korkunç, acı verici ve haksız görünen şeyler olabilir, ancak  bu engellerin üstesinden gelmeden potansiyelinizi, gücünüzü, iradesinizi veya kalbinizi fark etmemiş olursunuz.

Hastalık, yaralanma, sevgi, gerçek büyüklüğün kaybolduğu anlar ve saf aptallık, ruhunuzun sınırlarını test etmek için ortaya çıkar. Bu küçük testler olmazsa, hayat düz düz bir yol gibi olacaktır.

Güvenli ve rahat olurdu, ama donuk ve tamamen anlamsız olurdu.

Yaşadığınız hayatı etkileyen, tanıştığınız insanlar ile karşılaştığınız başarı ve düşüşler, kim olduğunuzu ve kim oldmak istediğinize yardımcı olur. Hatta kötü deneyimlerden bile öğrenilebilir.
Aslında onlar bazen en önemlileridir.

Birisi sizi seviyorsa, yalnızca sizi sevdikleri için değil, bir bakıma sevmenizi, kalbinizi ve gözlerinizi nasıl açacağınızı öğrettiklerinden, sevdiklerinize ne olursa olsun sevginizi vermenizi öneririm.

Birisi sizi incitirse, size ihanet ederse ya da kalbinizi kırarsa, onları affedin, çünkü güven duygusunu
öğrenmenize ve kalbinizi birine açarken temkinli olmanıza yardımcı oldular.

Her günü özel kıl. Her anın değerinin farkına varın ve muhtemel tekrar yaşama fırsatınızın olmayacağı anları için şükredin.  Daha önce hiç konuşmadığınız insanlarla konuşun ve söyleyeceklerini dinleyin.

Kendinizi sevin, özgürleşin. Kafanız kaldırın ve etrafınıza bakın.

Kendinize büyük bir birey olduğunuzu ve kendinize inandığınızı söyleyin; çünkü kendinize inanmazsanız başkalarının size inanması zor olacaktır.

Kendi hayatınızı yaratın ve sonra dışarı çıkın ve hiç pişman olmadan yaşayın.

Ve birilerini seviyorsanız onlara söyleyin, çünkü yarının ne getireceğini bilemezsin.

Yaşadığınız her gün bir ders alın!

Bugün yarın için endişelendiğin dün'dür !!

Bunu düşün? Buna değdi mi?

4 Aralık 2016 Pazar

Ağ Pazarlama ( Network marketing) Başarı için 7 İpucu

Ağ Pazarlama ( Network marketing)  Başarı için 7 İpucu

Ağ pazarlamacılığı (doğrudan satış veya çok düzeyli pazarlama olarak da bilinir) hakkında
aklınızda büyük bir ihtimalle bir görüntü oluşmuştur; Olumlu veya Olumsuz. Bunlardan
olumsuz olanlardan bazıları birkaç bayanın bir araya gelmesiyle katalogdan ürün satmak;
Ya da vitamin ve güzellik ürünleri satarak veya evde oturarak  nasıl kolayca milyoner
olabileceğinizi anlatan ve

Bu görüntülerin her ikisi de ağ pazarlamacılığının gerçeğinden tamamen uzaktır.
Bu ne bir hobi, ne de kısa yoldan zengin olma şemasıdır. Her ikisi de değildir.
Bu kendi yarı zamanlı veya tam zamanlı işletmenizi kullanarak para kazanma şansınızdır.

Ancak bu endüstride başarılı olmak için ne gerekiyor?

Doğrudan satış sektöründe kadınlara ve erkeklere çeşitli kaynaklar sağlayan Doğrudan Satış Kadınlar İttifakı üyesi hizmet müdürü Vincent J. Kellsey, bunu yapmak için şu ipuçlarını sunar:

- Akıllıca seçim. Bir fırsat seçerken altı önemli unsur önemlidir.
*Birinci: Kararlılık. Şirket kaç yaşında
*İkinci numara tüketicilerin kullanacakları ve daha fazlasına ihtiyaç duyacakları mükemmel ürünler veya hizmetler.
*Üç numara ödeme planı - dağılımın genel olarak ne kadar adil ve cömert olduğu? Ödeme planı, tam olarak ne şekilde ödeneceğinizi ya da ödenmediğini temsil ettiğinden, bu gerçekten önemlidir.

Gerçekten sorulması gereken iki soru vardır: [Bu konuyla ilgili olarak]:
Her ay distribütöre ne kadar geri ödenir ve bu eski üyelerle yeni üyeler arasındaki dağılımı ne kadar adil olur?

*Dördüncü, şirketin ve yönetimin bütünlüğüdür. Mümkün olduğunca, CEO'nun deneyimini, ağ pazarlama endüstrisindeki deneyimlerini ve geçmişlerini araştırın. Sektördeki diğer şirketlerde başarılı mı oldular? Onların iyi bir ünü var mı?
*Beş numara momentum ve zamanlama. Şirketin nerede olduğunu, şirkette neler olup bittiğini ve büyüyüp büyümediğine bakın.
*Altı numara, destek, eğitim ve iş sistemleri. Mükemmel yönetim, farklılık yaratan ürünler, eşsiz derecede adil ve çok cömert bir ödeme planı ve momentum ve istikrarla harika bir şirket seçmiş olabilirsiniz, ancak işe yarayan bir sisteminiz yoksa, tüm bunların bir önemi olmaz. Çoğu şirket, kullandıkları aktarılabilir bir eğitim sistemine sahip olacak ve bu da Akıl Hocalığın başladığı yerdir.

- Öğrettikleri şeyi uygulayın. [Başarılı olmak için], akıl hocanızı dinlemek ve öğrenmek için istekli olmalısınız. Bu endüstrinin yapılandırılması yolunda, başarılı olmanıza yardımcı olması, şirketinizin yararınadır, bu nedenle size sistemi öğretmek isterler.
[Akıl hocanız] başarılı olmak için yaptıkları, kopyalanabilir, fakat dinlemeye, öğretilmeye ve takip etmeye istekli olmalısınız.

- Üst düzeyler. Çeşitli şeyler isimler verilebilir, ancak genel terim üstünüzdeki insanları belirten "üst çizgi" dir. Onlar ne kadar destek veriyor? Seni arıyorlar mı Yerinde bir plan koymana yardım ediyorlar mı? Başarılısıyla ilgileniyormuşçasına sizinle ilgileniyorlar mı? 
[Yukarı çizgideki insanlarla] bağlantı kurabilmelisiniz ve "bazı yardıma ihtiyacım var" demek için onları her zaman arayabilmelisiniz. Şirkette üstünüzdeki insanlardan ne kadar çok destek var çok önemlidir.

- Alt hattınızla önceliği alın. Ağ pazarlama endüstrisinde "yetimler" olarak adlandırılan bir terim vardır; bunlar birini getirildiğinde ve onları getiren kişi "Yeni kişiler" getirmek için çok meşgulse ve öğretmek ve eğitmek için vakit harcamıyorsa.. En az 30 gün boyunca, yeni bir kişinin endüstriye girmesine yardımcı olmak için zamanınızı ayırmaya ve yardım yapmaya hazır olmalısınız.Onları eğitmek, onları desteklemek ve kendi başlarına hareket edebilmek için kendine güvenen kadar elini tutmanız gerekir..
Gerçekten kendinize şunu sormanız lazım, bunu yapmak istiyor musun? Bunu yapabilecek misin? Bu gerçekten uzun vadeli bir ilişki kurma ile ilgilidir. Bu, sadece insanları iş dünyasına getirmek ve ilerlemek için değil. Bu insanlarla çalışmak ve onlarla ilişkiler kurmak konusunda yardımcı olmaktır.

- İnternette. İnsanlar ana pazarlama aracı olarak [internet] 'i kullanmaktadırlar. [Sitenizi kurabilirsiniz] otomatik yanıtlayıcılarla birlikte, olası ipuçlarını yakaladığınızda, otomatik yanıtlayıcı o kişiyi takip edebilir. Bu endüstrideki başarının en büyük anahtarlarından biri takip işlemidir.
Birçok kişi ilgilendiklerini söylerler ve sizi ararlar ancak belli zaman sonra onlarla görüşmeyi kesersiniz.  İnternetteki otomasyon, takip etmek için daha tutarlı bir yöntem sağlamıştır.

İnternetin tek dezavantajı, onu spam ( istenmeyen gönderiler)  olarak kullanan insanlardır. İnternet'i bir pazarlama aracı olarak kullanırken "Yapmayın" demeyi önerebileceğim bir şey olsaydı,
spam 'dır, çünkü yalnızca sizin için değil aynı zamanda birlikte çalıştığınız şirkete de çok kötü bir itibar verebilir .

- İşle ilgilenmek. Bir işyeriniz olsaydı veya bir patrona çalışıyor olsaydınız nasıl zaman ve ilginizi veriyorsanız bu işte de aynı şekilde ilgilenmeniz gerekiyor.

- Tam Günlük işinizi hemen bırakmayın ... Gelirinizden tam olarak emin olmadığınız sürece asla tam zamanlı pozisyonunuzu bırakmayın. [Şununlardan emin olun] istikrarlı bir şirket olduğunun farkındasınız ve kazandığınız gelir, bırakmadan önceki işinizden, kazandığınız gelirden daha
fazla ya da daha yüksek.

Kafka ve Oyuncak Bebek - Hayal gücünün şifa gücü ve Cömertlik ödülü....

KAFKA ve OYUNCAK BEBEK

Franz Kafka ve kayıp bebek hikayesi, hayal gücünün şifa gücü ve cömertlik ödülüdür.

Franz Kafka hasta ölümcül hastadır. Tüberküloz öldürmeden önce hayatının son yılını
yaşıyor. 1923'tür. Kafka 40'tır. Her öğleden sonra evinin yakınındaki bir parka girer. Bir öğleden sonra küçük bir kızla karşılaşır. Ağlıyor. Kafka ona sorunun ne olduğunu soruyor. Ona bebeğini kaybettiğini söylüyor.

Kafka, bebeğe bakmasına yardımcı olmayı teklif eder ve ertesi gün aynı yerde buluşmak
üzere sözleşirler.Bebeği bulamaması üzerine Kafka küçük kıza bebeğin ağzından bir mektup yazmış ve buluştuklarında kendisine okumuş:

"Lütfen benim için yas tutma, dünyayı görmek için bir yolculuğa çıktım. Sana
maceralarım hakkındayazacağım. "

Bu, birçok mektubun başlangıcıydı. O ve küçük kız bir araya geldiklerinde oyuncak
bebeğin hayali maceralarını dikkatli bir şekilde yazılmış mektupları küçük kıza okumuş.
Küçük kız rahatlamıştır.

Toplantılar sona erdiğinde Kafka ona bir bebek hediye etti. Belli ki orijinal bebekten
farklı görünüyordu. Ekli bir mektup: "Seyahatlerim beni değiştirdi ...

Yıllar sonra, artık büyümüş ve yetişkin olan kız, değiştirilmiş bebek oyuncağı içinde
fark edilmemiş bir aralık içine bir mektup buldu. Özetle şöyle dedi:

"Sevdiğiniz her şeyi sonunda kaybedeceksiniz, ama sonunda sevgi farklı bir biçimde geri dönecek."


Bu hikayede benim için iki akıllıca ders var: Keder ve kayıp, küçük bir çocuk için
bile her yerde var. Şifaya doğru yol, sevginin başka bir biçimde nasıl geri döndüğünü
araştırmaktır.




Kafka minik kıza yazdığı mektuplarla ödüllendirildi mi?  Sanırım öyleydi. Küçük kızın
yazdığı ve ona okuduğu hikayelere olan inancına, bebeğinin kayboluşunu kabul ederek
ödüllendirildi.

Kafka bir yabancıyı mutlu etti ve aynı anda kendisini mutlu etti.

Kafka'nın ödülü nakit olarak ölçülemiyor.Başkalarına para kazanma ihtimali olmaksızın,
maddi kazanç saymaksızın yardımcı olmayı seçtiğimizde, kendimize ölçülü derecede daha
değerli yollarla yardım ediyoruz.

Cömertlik kendini beğenir.